Pazartesi, Şubat 21

Ubuntu-Mac OSX-Windows 7

3 Aralık 2009 Perşembe Saat - 19:00
Windows7 üzerine Ubuntu kurulu idi evdeki bilgisayarda. Sonra MacOsX kurmaya çabaladım. Ubuntu'nun kurulu olduğu partition'u formatladım MacOs'a uygun hale getirdim, kurdum. Malumun ilanı gibi oldu tabi başta çalışmadı, fakat ben daha önce bu alete Mac kurmuş idim neden kuramayaydım tekrar... İki deneme daha yaptım olmadı, peki dedim vazgeçtim. Ubuntu silinmişti bi kere olsundu kullanmıyordum zaten. Bilgisayarı açmaya çalıştım ama o da ne? Sen GRUB (Linux'un Boot Loader'ı) kalk Ubuntuyu ara bulama, sonra efendim hali hazırdaki Windows için de bir seçenek koyma "Error: Unknown file system" diye hatayı ver...

Saat - 20:00
Bir yandan "Kurtlar Vadisi" izliyor bir yandan bilgisayarı kurtarmaya çalışıyorum.

Saat - 22:00
Maç başladı bilgisayardan vazgeçtim maç izliyorum.

Saat - 00:10
Bilgisayara geri döndüm....
HIREN Boot'la mı geri almaya çalışmadım, tekrar Mac kurmaya mı çalışmadım, FixMBR mi yapmaya çalışmadım ne yaptıysam olmadı Windows da gitmiş idi...

Sonra Ubuntu'yu tekrar kurayım bari dedim. İlkinde sistemde kurulu bir işletim sistemi yok dedi. Windows'u görmedi. Korktum bişi olur dedim Ubuntu kurmayayım dedim tekrardan Hiren ile mini XP'de açtım. Opera varmış içinde sağolsun oturup saatlerce internette nasıl bilgisayarı düzeltebileceğimi aradım..

Saat - 02:00
Ne olursa olsun dedim kuracam bi işletim sistemi.. Koydum tekrar Ubuntu'yu ellerimle seçerim kurulacak yeri seçeneği ile ilerledim. Bastım formatı eskiden Ubuntu yeniden Mac şimdilerde tekrar Ubuntu olacak partition'a. Kurmaya başladı bir yandan da tırsı tırıs'ım "ya bu GRUB da Windows'u Ubuntu'nun kurulum sırasında dediği gibi yok sayarsa" diye. %80 oldu kurulum, beklemek istemiyorum uyumak istiyorum.. O sırada progress bar altında "Skip" butonu beliriyor. Şükrediyorum Ubuntu'yu kodlayanlara gereksiz kurulum dosyalarını demek ki bu şekilde atlayıp kurulumu hızlandırabilirim zaar diyorum. Fakat o da ne Skip'e basıyorum sonra bizim kurulum skip atıyor kendini. Live Ubuntu başlıyor ve kurmak ister misin diyor...

Saat - 03:00
Tekrar baştan kuruyorum, "Birader ben baktım sen %80 kurmuşun evvelinde ben istersen devam edeyim burdan" der diyorum ama nafile sklemen rengine bürünmüş Ubuntu... Binbir küfürler benden Ubuntu'yu kodlayanlara gelsin diyorum bir yandan da "ulan o kadar küfür ediyorum ama Windows geri gelmezse buna muhtacım deyip küfürleri dıştan söylememeye dikkat et" diyorum, sanki bilgisayar beni duyacak da alınacak mallık ve uykusuzluk hali düşünceleri bunlar olur herkesde belki, bana oldu en azından..

Saat - 03:35
Skip butonu belirdi oralı olmadım mümkün mertebe mouse ile müdahale bile etmiyorum. Aha o da ne siyah ekran "yok artık!" diyorum mouse'a elimi atıyorum. Bilgisayar kurulum srasında uyumuş küfürlerim Ubuntu programcılarının kulaklarını çınlatıyor sanıyorum... Lan kurulum sırasında Power Management mı olur? %90 oldu seviniyorum ama kursağımda bıraktırıyor Ubuntu %10 luk kısımda dil paketi indiriyor internetten lan olum bi sorsana ister misin diye. Daha önce skip ettiğimde skip atılmış olduğundan bunu skip edemiyorum tırıs tırıs'ım iyice...

Saat - 04:00
Ubuntu ben kuruldum artık güncelleme filan da buldum indireyim mi dedi. Yürü git lan dedim içimden Ubuntu'nun yüzüne karşı. İçimden ettim malum GRUB ya Windows görmezse dedim. Ağır adımlarla açılmaya başladı bilgisayar ve GRUB geldi en altta özlemle beklediğimiz canımız ciğerimiz Windows seçeneği ile hem de... Sessiz sevinç çığlıkları ile açtım Windows'u özlem giderdim 15-20 dakika "bir daha senin kurulu hard diske başka sistem kurmam, söz" diyorum. Sarılıyorum sanal sanal Windows'uma...

Saat - 04:30
2 saat uyuyayım da işe gideyim diyorum uyuyorum.........

Yetenek Sizsiniz Aref

Ülkemizde herkes her şeyin en iyisini bilir.

Örneğin herkes teknik direktördür, Schuster yanlış adam seçimi yapmıştır, Ferrari formsuzdur ne işi vardır sahada vs.
Veyahut herkes tarihçidir. Dün TV'de PakizeSuda İzmir'de dolaşıp insanlara iki soru soruyordu Muhteşem Yüzyıl sayesinde ayaklanma çıkan ülkemizin güzide insanlarına. 1.Soru: "Osmanlı Devleti'nde kaç padişah vardı?" 2.Soru: "Osmanlı Devleti varlığını kaç yıl sürdürdü?"

Ecdadımızı böyle anlatamazsınız, tarihimiz böyle değil vs. diye ayaklanan halkın küçük bir kısmına bu sorular yöneltildi. Cevap olarak genelde padişah sayısına "çok eminim 16", "emin değilim 10" tarzı, diğerine ise 500 ila 900 yıl arası cevaplar geldi.

Yahu neden çok basitçe "bilmiyorum" demiyorsunuz? Bu kadar mı zor bilmediğini söyleyebilmek. Bilmemek değil ki ayıp olan bilmediğini gizlemek pahasına saçma sapan cevaplar vermek.

Adam 900 yıl sürdü diyor 10 padişah geldi diyor. 900/10 her padişah ortalama 90 yıl görevde kaldı o zaman!!!
Matematik de bilmiyorlar!

Bugün ortaya çıkan örnek futbolla ilgili değil, tarihle ecdadımızla ilgili hiç değil; ilüzyonla ilgili. Yetenek Sizsiniz isimli yarışmada Aref adlı bir genç var. Adam ilüzyonist çıkıyor milleti şoke ediyor gidiyor, olayı bu. Zaten ilüzyonun da olayı bu amaç şok olmayı istemek zaten.

Sözlüğü açıyorum sayfalarca entry neymiş efendim aslında orda arkada biri varmış da ondan almış ruloyu da sonra da o kutunun içinden çıkarır gibi yapmış da. Yok çok daha iyisini yabancı ülkelerdekiler yapıyormuş da. Yok efendim nasıl şaşırıyormuşuz da youtube'da binlerce örnek varmış da. Hadi bunlar izleyici kitlesinden örnekler. Ki kendilerini de sahnelerde görmek isteriz klavye başında değil. Bir de dipnottv diye bir şey var medya kuruluşlarından birinin haberimsi sitesi.

FriendFeed ve Twitter üzerinden gün boyu buna benzer feedler twitler görebiliyoruz.
Aref'in sırrını açıklıyoruz! http://www.dipnot.tv/4594...
David Copperfield'ten Aref'in gösterisinin orjinalini yayınlıyoruz http://goo.gl/fb/GpSzy

Yok efendim aslında kutunun içinde bir minyatür fax makinesi varmış da bir arkadaşı orda yazanları fax çekmiş hatta o cihazın fiyatı 3bin küsür dolarmış.

Adam çıktı oraya 10-15 dakika her ne ise şaşırttı mı bizi evet. Görevini yapmıştır o adam. "Evveeeeet bakın bakın nasıl da kaybettim tavşanı şapkada yerine mendil çıkardım" demediği için mi bu kadar sırlarını açıklama kaygısı.

David Copperfield'dan orjinalini gösterecekmiş. Daha önce neden göstermediniz o zaman madem bu kadar ilüzyona meraklısınız. Haberimsi sitesi olarak FemmeCup anlattığınız gibi Aref'ten önce de ilüzyon koysaydınız madem.

Libya'da halk ayaklanmış Kaddafi Sniper ile ayaklananları indiriyor ama haberimsi sitemiz bakın Aref aslında bu şekilde yaparaak hepimizi kandırıyor diyerek ne kadar güncel olduğunu mu gösteriyor. Ya da sözlükteki yazarlar bunlar ne ki diyerek kendilerini mi tatmin ediyorlar?

Aref'in ilk gösterisi


Aref'in ilk gösterisi sonrası çıkan videolar



Aref'in Yarı Final gösterisi


Aref hakkında girilen sözlük entryleri

Perşembe, Şubat 17

Kilo Problemi


Nisan 2009'da oturduğum masaya göbeğim değmeye başladığında kilo vermeye karar verdim. 132 kilo idim o sıralarda. Çalıştığım yerde spor salonu vardı o salona her gün gidip 40 dk. yürüyüş, 20 dk. bisiklet ve mide hareketleri yaptım. Kas yapmak yerine kilo kaybetmek istediğimden sadece spor ve rejim yaptım (zaten kemiklerim yeterince kalın olduğundan kasla birlikte devasa görünürdüm).

8 ay boyunca bu şekilde sadece spor ve rejim ile 40 kilo verdim. 92 kiloya düştüğümde, uzun zamandır görmediğim arkadaşlarım beni gördüklerinde kanser gibi bir hastalıkla cebelleştiğimi düşündüler.

Sporun detayını yukarıda yazmıştım rejimin detayına gelirsek;
Kahvaltı:
3 çorba kaşığı müsli ya da 1 dilim kızarmış ekmek, peynir, domates, salatalık

Öğle:
Protein ağırlıklı: genelde tavuk göğsü ya da köfte ve salata

Akşam:
Yoğurtlu sebze haşlama ya da yine et ve türevleri.

Aralarda ise yeşil elma, ayran, bisküvi vs. den birini tercih ederek midenin çalışmasını sağladım. Kahve, kola, siyah çay kesinlikle kullanmadım. Ayrıca günde en az 2 litre su tükettim. Suyu yemeklerden 15 dakika önce ve yemeklerden 45 dakika sonra tüketmeye dikkat ettim.

Zaten kilo vermek basit matematik işlemidir. Erkekler günde ortalama 2000 kalori yakar ve bunun altında besin tüketildiğinde spor dahi yapmadan kilo verilir. Kadınlarda bu değişkenlik gösteriyor 1800 ile 2100 arası değerlerde oluyor.

Benim yaptığım rejim ortalama 1500 kalorilik bir rejimdi. Sporda da ortalama 500 kalori yakıyordum. 2000'i de vücut istemsiz yakıyor. Yani 1500 alıp 2500 veriyordum. Günde 1000 kalori gidiyordu. 1 kilo yaklaşık 7000-7500 kalori olduğuna göre 7-8 günde bir kilo gidiyordu vücudumdan. Ayrıca terlemeye yardımcı L-Carnitine isimli enzimi kullanıyordum. Bu sayede de vücuttaki su birikintilerini atıyordum. Ayda 8-9 kilo gidiyordu.

Derilerimde sarkmalar meydana gelmeye başladı. Kilo yok ama fazla deriler hala yerlerinde duruyordu. Yüzme ile bunlardan kurtulmaya çalıştım pek başarılı olamadım. Ameliyatla aldırdım fazla derilerimi. Şubat 2010 tarihinde. Fakat ameliyat sonrası nekahet dönemi boyunca tembelliğe tekrar alıştım ve yemeğe de dikkat etmeyince Şubat 2011'de 26 kilo geri gelmişti bile.

Aşağıda bu 26 kilonun müsebbibi bir kaç besini paylaşmak istiyorum.
Öğle yemeklerinde, akşam yemekten sonra yediklerim bunlar. İşte bunlardan tekrar vazgeçtim. Son bir haftadır her gün düzenli olarak 40 dk. yürüyorum. Kilo vermeye tekrar başladım.

Eğer kilonuza dikkat etmek gibi bir niyetiniz var ise abur cuburdan vazgeçin. Fast food olayında ise geleneksel olanları tercih edin. Lahmacun, pide, köfte, kebap gibi. Burada Burger King kalori tablosu var gözlerime inanamadım. Her öğlen yediğim bu ecnebi fast foodu şişirdikçe şişirdi beni. Artık hayatımdan çıkardım onları...


Cuma, Şubat 11

Numara Taşıma

1997 yılından beri Turkcell faturalı hat abonesi idim. Aralık 2010 itibarı ile verdiğim fahiş faturalardan kurtulmak maksatlı Avea'ya geçtim (amacım şebeke reklamı yapmak değil). Numaramı taşıtmadan önce defalarca Turkcell'i arayıp çok fazla fatura ödediğimi belirtip bana uygun olduğunu iddia ettikleri tarifeleri denedim durdum. Son yıllarda minimum 60 lira fatura ödedim (o da numaramı taşıdıktan sonraki kullanmadığım son ayın faturası idi).

Turkcell'de iken faturamın düşürülmesi için yaptığım her görüşmede aslında kullanmadığım ve hasbel kader açılmış olan üyeliklerin parasını ödediğimi son aya kadar öğrenemiştim. SMS Paketi, Mobil TV, Mobil İnternet vs. Bunlardan Mobil İnternet olanı kullanıyordum diğerlerini kullanmıyordum ve açtırdığımı da hatırlamıyordum. Kullanmadıklarımdan her ay ortalama 25 lira benden aldıklarını öğrendim ve numaramı değiştirdim.

İlk ay 13, sonraki ay 23 lira fatura ödedim Avea'ya geçtikten sonra. Çekmiyor, çekiyor umrumda değil ben ödediğim paraya bakıyorum ve kullanmadığım için verdiğim miktarları kullanarak veriyorum.

Bugün öğlen saatlerinde +908053244 şeklinde bir numaradan arandım. Turkcell müşteri hizmetlerinden arıyorlarmış. Konuşma özetle şu şekilde geçti:
-İyi günler Mesut Bey'le mi görüşüyorum.
-Evet buyurun
-Turkcell Müşteri Hizmetlerinden arıyorum. Eğer vaktiniz var ise bir teklifimiz olacaktı.
-Buyurun vaktim var.
-Yakın zamanda numaranızı taşımışsınız, öncelikle faturalı mı yoksa kontörlü hatta mı geçtiniz öğrenebilir miyim?
-Faturalı kullanıyorum.
-Hangi tarife acaba?
-Neden bu bilgileri istiyorsunuz benden?
-Beyefendi, bu bilgiyi istiyoruz çünkü her tarifemizi tek tek anlatıp vaktinizi almak yerine, şu anda bulunduğunuz tarifenin muadili tarifemizi anlatmak istiyorum.
-Anladım, 19'luk tarifeyi kullanıyorum.
-Evet gördüğüm kadarı ile sadece 6 ay boyunca 19 lira bu tarife daha sonra 29 liraya çıkacak.
-Olabilir?
-Şimdi bu tarife ile size 300 dakika her yöne ve hafta sonu şebeke içi 3000 dakika veriyorlar. Bizim de 19 liralık bir tarifemiz var her yöne 250 dakika ve hafta sonları Turkcell'lilerle bedava. Ayrıca 14 yıldır Turkcell kullandığınız için 12 ay geçerli olmak üzere her ay artı 120 dakika Turkcell'lilerle konuşma veriyoruz. Bu tarifemiz kampanya değil tarife olduğu için fiyatı da artmayacak. Ayrıca Turkcell kalitesinde görüşme yapacaksınız.
-Peki anlamadığım nokta şu 300 değil 250 dakika veriyorsunuz ve Turkcell'e geçmemi istiyorsunuz neden geçeyim?
-Beyefendi Turkcell kalitesi.
-Şimdi şöyle diyeyim Avea'ya geçtikten sonra hiç bir kesilme yaşamadım. Haa diyelim ki yaşıyorum Turkcell ile 1 dakikada rahatça anlatabileceğim şeyi, Avea ile telefon açık kalmak şartıyla çeken bir yer araya araya 10 dakikada anlatsam inanıyorum ki daha az öderim. Ayrıca defalarca sizi arayıp faturalarımın fazla geldiğini söylememe rağmen saçma sapan tarifelere geçirip, hiç bir değişikliğin olmamasını sağladınız, bu saatten sonra Turkcell'e geri dönmem. Biliyorum çekim kalitenizi ama ayrıca ne kadar paragöz bir şirket olduğunuzu da.
-Fakat beyefendi aylık 120 dakika da vereceğiz? Turkcell'in eski müşterilerinden biri olduğunuz için ve bizim için değerli olduğunuz için 532'li bir numaranın taşınmasına gönlümüz razı olmadığı için böyle bir teklifle geliyoruz.
-Keşke sizin için değerli olduğumu numaramı taşıdıktan sonra fark etmeseydiniz. İlgilenmiyorum teşekkür ederim.

Hatırlayabildiğim kadarı ile konuşma böyle geçti. İş yerimdeki arkadaşım neden uzattın bu kadar istemiyorum de kapat gitsin dedi. Cevap olarak şunu dedim "Turkcell'den diğer şebekeyi arıyor, biraz da onlara girsin diye uzattım".

Salı, Şubat 8

İşletim Sisteminin Dini Olur mu?

Geçenlerde Windows'un dil seçeneklerinin yanısıra din seçeneği de olsun diye bir fikir gelmişti aklıma. Geyik konusu olabilecek bir durum. Dil seçip ardından da din seçerek uyarı mesajlarını bu dine uygun şekilde veren bir işletim sistemi hayal etmiştim.

"İşlem cevab veremedi",
"De ki; bellek okunamadı",
"Şüphesiz ki bu CRC kontrolü sırasında akıl sahipleri dosyalarının düzgün olduğunu gördüler",
"x kullanıcısından bir müjdeci mektub alındı"gibi.

Düşünürken komik geldi. Yazarken de hala komik. Fakat bunun gerçekten de var olduğunu bugün öğrendim. İslami Linux yapılmış. Sabily Linux: Ubuntu Muslim Remix.

Komedi gibi; Müezzin, Kuran, İslamik Quiz, gibi botları olan bir işletim sistemi. Tamamen manyaklık. Muhammed bugünleri görecek olsaydı herhalde peygamberlikten istifa ederdi.

Ben sadece Türkiye dinle bozmuş durumda diye düşünürken; tüm dünyanın dinle bozduğunu görüp aslında hatanın bizde olmadığını farkediyorum. Yahudi, Hristiyan, Budist işletim sistemleri için neden çalışma yok? Onlar da olsun lütfen eğlencem tavan yapsın.

İşletim sistemini indirip kurmadım ama isteyene mani de olmam aha size Ubuntu Muslim Remix. İlk bakışta bir DJ performansı ismi gibi duruyor. 

Pazar, Şubat 6

RTE Medyası

8 yıl içerisinde hükümet eli ile o kadar çok baskı politikası uygulandı ki ülke üzerinde; "yandaş" olmayanlar bir bir eritilmeye, ezilmeye, yok edilmeye çalışıldı. O kadar az kaldı ki muhalif insan, kurum, medya.. halkın olan biteni görmesi hep sekteye uğratıldı, iktidar hep her şeyi doğru yaptı zannedildi.

Başbakan'ın önüne geleni azarladığı bir ülke oldu bu ülke. Kendisini eleştirene tahammül edemeyenlerin başında olduğu bir ülke artık Türkiye. Ekonomi düzeldi diye nutuklar atıyorlar, milli gelirimiz şöyle yükseldi böyle tavan yaptı, enflasyon şöyle dibe vurdu, bakın bakın nasıl da duble yollar yaptık deyip durdular. Milli gelir artmış görünüyor ama ben bu gelir daha azken daha çok para tutabiliyordum elimde, artık maaş geldiğinde bitiyor eskiden 50-100 bir şey kalırdı. Enflasyon düşmüş görünüyor ama her şey çok pahalılaştı. Flüt hariç o da İbrahim Tatlıses'in ünlü flüt isteyen oğluna flüt alamayan baba rolüne üzülünüldüğü içindir. Duble yol dediler ben sadece İzmir-Susurluk arasındakine şahit oldum. Gece o yolda gidiyorsanız yol üzerindeki oklara sakın bakmayın, defalarca kaza tehlikesi atlattım. Yolu yapmışlar eski çizgiler duruyor: kimi yerde olmayan bir yöne doğru sizi sürüklerken, kimi yerde de size yanlış yönden gittiğinizi zannettiriyor. Hızlandırılmış tren var bir de gelir gelmez yaptıkları hede. Makiniste attılar suçu gitti.

Geçen ay bütçe beklentisini açıkladılar. Bütçe beklentisinin çok büyük bir kısmı vergiler; hani şu vergisinin de vergisi sistemi ile toplanan paralar. Bakanlar açıklama yapıyor benzine bu sene indirim yapılmayacak, vergilerde herhangi bir düşüş olmayacak. Sonra itiraf gibi açıklama geliyor: "Gelir vergisinden istediğimiz, beklediğimiz kadar para toplayamıyoruz. Mühendisten doktordan yılda 2000 TL gelir vergisi alırken sadece sigaradan 15000 TL vergi alıyoruz.". Benzinin rafineri çıkış fiyatından tutun da bir paket sigaranın fabrikadan çıkış fiyatına kadar her miktar aslında halk tarafından biliniyor. Peki neden hiç tepki yok? Var olan tepkiler "bertaraf ediliyor" da ondan. Doğmamış çocuklar ölüyor annelerinin karnında bu ülkede sırf başbakanı protesto eden bir bünyede yaşama tutunuyor diye. Koskoca bir spor klübünün taraftarı SUÇLU ilan ediliyor başbakanı ıslıkladı diye. Rock işareti yapan gençler gözaltına alınıyor başbakana işaret çekiyorlar diye. Protesto etme ihtimali var diye gözaltına alınıyor gençler bu ülkede...

Ananı da al git, Sayın Öcalan aldığı kellelerin hesabını veriyor, askerlik yan gelip yatma yeri değildir, her üniversite mezunu iş bulacak diye bir şart yok, gözünüzü toprak doyursun, hayat seks ve alkolden ibaret değildir, oraya bir ucube yapmışlar yıkılsın, madenciliğin kaderinde var ölmek... dediler durdular 8 yıldır bir dur diyen de çıkmadı çok şükür.

Halkın nasıl uyutulduğunu aslında çok iyi biliyorum. Halkımız tez canlılığından olsa gerek okumayı hiç sevmez. Hele televizyon gibi bir iletişme cihazından daha kolay öğrenme metodu olmadığından izleyerek öğrenmeyi sever. Yorulmaz çünkü bilgiye ulaşmak için. Fakat işte o televizyon denilen zımbırtı ile beyinlerini yıkayıp çitileyip aslında ne halde olduğumuzu göremeyip, padişahımızı çok yaşatıyorlar.

Çok beğendiğim bir karikatür ile yazıma son vereceğim. Yakın gelecekte medya bu karikatürdeki gibi bir hal alırsa (en azından isimleri) hiç de şaşırmayacağım. Karikatür yeterli büyüklükte değil okunamayabilir diye altında tek tek yazmaya çalıştım karikatürdekileri. (Bilim ve Tayyip'in üstündeki kısmı ben de okuyamadım)
Cosmoperdoğan: Kadınlar konuştu Tayyip'e hastayız ama namuslu olduğumuz için çaktırmıyoruz. Erdoğan Kadın kısmı poz vermez.
TayChip
RTETarih: TÖ(Tayyipten Önce) / TS(Tayyipten Sonra). Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Tayyip.
Tayyibet: Çocuklar için Tayyibimi seviyorum kitabı herkese. İki Günde Bir Bıyık Traşı Tayyip Erdoğan bıyıklarını iki günde bir kestiğini söyledi. Türkiye Tayyibindir. Komutan Momutan dinlemiyor balyozu kafaya indiriyor. Ergenekon operasyonunda eline geçen balyozu çekinmeden önüne gelene vuran Erdoğan, "daha çok kafa yarılacak" dedi.
Bilim ve Tayyip: Tayyip maymundan gelmiş olamaz. Evrim Yalandır.
Receptayyet: Kurucusu tabiki Recep Tayyip Erdoğan. Tayyipten İşçiye Büyük Kıyak: Tayyip Erdoğan arsız tekel işçilerini kazığa oturtmayacağını açıkladı....öyle iyi bir başbakanımız var ki o kadar olur yani. AKParti'nin birbirinden süper icraatları 7.sayfada. 4 yıl sonra anasını da aldı gitti: sayın başbakanımızın direktifine karşı koyan gafil vatandaş, dört yıl sonra yola geldi, anasını da aldı ve gitti.
Uykusuztayyip: Erdoğan bir kral olabilse çok hoş olacak... Tayyip ne güzel kıral di mi? Evet öyle. Tayyip (kendim çizdim).
Tayybah: 30 kupona Tayyip bıyığı. Tarkan Tayyip oldu: Uyuşturucudan içeri giren Tarkan öyle tırstıki; Tayyip bıyığı bırakmakla kalmadı, ismini de Tayyip olarak değiştirdi...Doğalgaza %500 Zam Halk Sevinç İçinde: Doğalgaza yapılan %500 zamdan sonra, devlet çok para kazanacak disevinin halk sokağa döküldü.

Prensesin Uykusu


Çağan Irmak filmlerini severim. Yeni dönem Türk sinemasının en yetenekli yönetmen, senaristlerinden biri olarak görüyorum Çağan Irmak'ı. Denenmemişi deneyen, denenmişi farklı yorumlayan bir yönetmen.

Prensesin Uykusu filmi gerçekten de denenmemiş bir sürü öğe barındırıyor bünyesinde. Aziz karakterinin her zaman gülümseyen yüzünden bir masal diyarına götürüyor bizi bu film. 3 boyutlu animasyonlarından, sinemadaki klişelerle dalga geçilmesine kadar her anı muhteşem olmuş. Ne yazık ki medyada çok fazla yer bulamadığından çok fazla da izlenemedi gibi geldi bana. Babam ve Oğlum gibi sonradan kıymeti anlaşılacak bir film bu. O kadar yalın ve o kadar güzel bir dili var ki filmin ne yazsam eksik kalır.

Aziz isminde bir kütüphane görevlisinin kitaplarla dolu dünyasında, gerçek dünyayla hayal dünyasının harmanlandığı bir modern masal bu film. Bir azizin gerçekten de aziz olabilmesi için 3 mucize gerçekleştirmesi gerektiğini Val Kilmer'ın Saint filminden öğrenmiştik. Bizim Aziz de küçük bir kız çocuğunun 3 dileğini gerçekleştirmeye çalışıyor.

Her karakter kendi içinde ayrı bir film barındırıyor ve o kadar güzel harmanlanmış ki bu karakterler ortaya 1 saat 41 dakikalık görsel bir şölen çıkmış.


Sinemada yönetmenin hayal dünyasından içeriye Alice'in tavşan deliğinden inmesi misali girmemizi sağlayan Tim Burton'ın Türk versiyonu olmuş bir nebze Çağan Irmak bu filmle. Umuyorum yeni filmlerinde daha fazla hayal, daha az gerçek olur da beyninden geçenleri perdede görebiliriz.

Fragmanı

Prensesin Uykusu Fragman
Yükleyen imedebe. - Filmler ve diziler Dailymotion'da